Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kimdir? Hz. Muhammed’in hayatının; Doğduğu Çevre, Doğumu, Çocukluğu, Gençliği, Peygamber Oluşu, Mekke Dönemi ve Medine Dönemi ve Vefatı hakkında kısa bilgilerin yer aldığı yaklaşık olarak 17 sayfalık PDF dosyasını Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi dersleriniz ödevlerini yapmanız için sizler ile paylaşıyoruz. Aşağıda PDF içerisinde ki birkaç içerikten alıntılar gösterilmiştir.
? Hz. Muhammed, İslam’ın kurucusu ve merkezindeki kişi. Arabistan’ın tamamını fethederek Müslüman hakimiyetindeki tek bir yönetim altında birleştirmiş ve böylece Kur’an’ın yanı sıra öğretileri ile uygulamalarını güvence altına alarak İslami dini inancın temelini oluşturmuştur.
[su_button url=”https://yadi.sk/i/Y4P3u_koIgUiUw” target=”blank” style=”bubbles” background=”#ef352d” size=”7″ wide=”yes” center=”yes” icon=”icon: file-pdf-o” desc=”Hz. Muhammed’in Hayatı PDF indir”]PDF indir[/su_button]
1. Hz. Muhammed’in Doğduğu Çevre
Hz. Muhammed (s.a.v.) doğmadan önce dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Arabistan Yarımadası’nda da haksızlık, içki, kumar ve zina gibi kötü alışkanlıklar yaygındı. Örneğin, insanlar hür, esir ve kölelerden oluşuyordu. Kadınlar bir eşya muamelesi görüyor ve kadın haklarına riayet edilmiyordu. Avrupa’da da durum çok farklı değildi. Kadın hiçbir hak iddia edemez, erkek onu istediği zaman alır, istediği zaman boşardı. O, evde hizmetçi olarak tutulurdu. Zerdüştlerin devrinde bir erkek en yakın akrabasıyla bile evlenebilirdi. Kadın, bir esir gibi algılanırdı. Hindistan’da kadın zavallı bir varlık olarak kabul edilir, merasim ve ayinlerden uzak tutulurdu. Yunanlılar, kadınların halk arasında dolaşmasına hoş bakmazdı. Ailede sadece babanın sözü geçerdi. Eski Fransa’da da durum aynıydı. Eski Roma’da ise baba, çocukları üzerinde istediği tasarrufa sahipti. Bizans’ta kadın, erkeğin malı sayılırdı ve üzerinde istediği gibi tasarruf hakkı vardı.
Peygamberimizin doğduğu çevrede genelde güçlü olanlar zayıf ve kimsesizleri eziyor, bazı kabilelerde kadın ve kızlara değer verilmiyor, erkekler kız çocuğu babası olmaktan utanıyorlardı. Bu gibi kötü alışkanlıkların yaygın olduğu İslam’dan önceki bu döneme “Cahiliye Dönemi” denir.
Cahiliye döneminde insanların çoğu tevhit inancından uzaklaşmış, putlara tapmaya başlamıştı. Putlara tapma o kadar yaygınlaşmıştı ki her aile ve kabilenin kendine ait bir putu vardı. İnsanlar, hem Allah’a inandığını söylüyor hem de taptıkları putlardan yardım bekliyorlardı. Onlara göre putlar, Allah’a ulaşmanın ve onun hoşnutluğunu kazanmanın bir yolu idi. Kur’an’da belirtildiğine göre puta tapanlar, “…Biz bunlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz…”1 diyorlardı. Kur’an-ı Kerim böyle inanan kimselere “müşrik” adını vermiştir.
Mekke’de puta tapanların yanı sıra Yahudiler ve Hristiyanlar da vardı. Sayıları az olmakla birlikte yıldızlara ve ateşe tapan kimseler de bulunuyordu. Bunlardan başka Allah’ın birliğine inanan, cahiliye âdetlerine karışmayan az sayıda insan da vardı. Tevhit inancına sahip olan bu insanlar, Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği din üzerine yaşıyor ve putperestlikten uzak duruyordu. Putlar adına kesilen kurbanların etinden yemiyorlar ve kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesine karşı çıkıyorlardı. Çoğu okuryazar olan bu insanlar, Hanifler olarak bilinirdi. Örneğin Kuss bin Saide ve Varaka bin Nevfel gibi kimseler Haniflerin önde gelenlerindendi.
Peygamberimizin doğduğu çevrede kabilecilik anlayışı hâkimdi. Bir kabile mensubu, haksız da olsa kendi kabilesini savunurdu. Kan davaları çok yaygındı.
Cahiliye Arapları kutsal kabul ettikleri için Kâbe’yi ziyaret ederlerdi. Mekke bir ticaret merkezi hâlindeydi. Burada panayırlar kurulur, şölenler düzenlenirdi. Ayrıca sözlü edebiyat ve şiir çok gelişmişti. Yarışmalarda birinci olan şiirler Kâbe’nin duvarına asılırdı.
Kurak ve sıcak bir ikli me sahip olan Arabistan’ın büyük bir bölümü çöl lerle kaplıydı. Mekke, dağlık bir bölgede yer aldığı için toprakları tarıma elve rişli değildi. Bu nedenle, Mekke’de daha çok ti caret gelişmişti.
Mekke’de toplumun en önemli kurumlarından biri olan aile de yozlaşmıştı. O dönemde evli kadın ancak çocuk doğurduktan sonra aileden sayılırdı. Kız çocuğu horlanır, erkek çocuğu ise bir övünç kaynağı sayılırdı. Kur’an-ı Kerim’de bu konuya şöyle değinilir: “Ne zaman birine bir kız çocuğu olduğu müjdesi verilse hemen yüzü kararır, içi öfkeyle dolar. Kendisine verilen bu kötü müjdeden ötürü kıyı bucak insanlardan kaçar. Yazıklar olsun, izledikleri düşünce tarzı ne kadar kötüdür.”2
Peygamberimizin yaşadığı toplumda kötülükler yaygın olmasına rağmen bazı güzel hasletler de bulunmaktaydı. Örneğin cömertlik, ahde vefa ve misafirperverlik gibi güzel özellikler onlardan bazılarıdır.
2. Hz. Muhammed’in Doğumu, Çocukluğu ve Gençliği
Hz. Muhammed (s.a.v.), Âmine ve Abdullah’ın evliliğinden dünyaya geldi. Abdullah, Mekke’nin yöneticilerinden olan Abdülmuttalip’in oğluydu. Abdullah, güzel ahlaklı ve dürüst biriydi. Bu yüzden herkes tarafından sevilir ve sayılırdı. Âmine ise Mekke’nin saygın kişilerinden olan Vehb’in kızıydı.
Ticaretle uğraşan Abdullah, evlendikten kısa bir süre sonra Şam’a gitmişti. Geri dönerken hastalandı ve Medine’de vefat etti. Âmine o sırada Hz. Muhammed’e hamileydi. Abdullah’ın vefat haberi gelince Âmine derinden sarsıldı. Çünkü birkaç ay sonra Muhammed (s.a.v.) dünyaya gelecekti.
… devamına aşağıda ki linkteki pdf dosyasından ulaşabilirsiniz.
[su_button url=”https://yadi.sk/i/Y4P3u_koIgUiUw” target=”blank” style=”bubbles” background=”#ef352d” size=”7″ wide=”yes” center=”yes” icon=”icon: file-pdf-o” desc=”Hz. Muhammed’in Hayatı PDF indir”]PDF indir[/su_button]